ÇEK'ten MEB Şura kararlarına bilimsel bakış
20. Milli Eğitim Şurası'nda "oy çokluğu" ile alınan "okul öncesi eğitimde çocuklara din ve ahlak kültürü eğitimi verilmesi" yönündeki "tavsiye kararı"nı değerlendiren Çağdaş Eğitim Kooperatifi Eğitim ve Bilim Kurulu'nun bilimsel açıklamasını bilginize sunuyoruz.
ÇEK'ten MEB Şura kararlarına bilimsel bakış
Erken çocukluk dönemi bilişsel, sosyal ve duygusal gelişim başta olmak üzere tüm yönlerden çocukların gelişimlerinin en hızlı olduğu yıllara karşılık gelir. Bu dönemde çocuğun kazanmış olduğu alışkanlıklar, beceriler ve bilgiler onun gelecek yıllardaki yaşamını etkilemektedir. Bu dönemde bilgi ve becerileri duyu organları aracılığı ile edinir.
Okul öncesi eğitimde çocuğa sunulan duyusal deneyimler çocuğun başta bilişsel gelişimi olmak üzere sosyal- duygusal, fiziksel, dil ve öz bakım gibi tüm gelişimini sağlamaya yöneliktir. Çocuğun bu dönemine İşlem öncesi dönem denir ve soyut düşünme becerisi henüz gelişmemiştir. Çünkü kavramlar oluşmadığı için mantıksal akıl yürütme de tam değildir.
Canlı olmayan varlıklara canlılık özelliği yükler. Olaylara başkasının açısından bakamaz. Madde biçim değiştirdiğinde özelliklerinin korunamadığını düşünür. Hayal gücü çok aktiftir. Piaget'in bilişsel gelişim teorisine göre soyut kavramları anlamlandırmaları ancak 12 yaş ve üzerinde gerçekleşir.
Bu bağlamda sadece görünür olandan hareket ederek dini öğretinin içerisinde yer alan kavramları öğretmek oldukça zordur. Aynı şekilde hayali ve dini olan unsurlar arasındaki ayırımı yapabilmesi de oldukça problemlidir.
Bir başka deyişle, çocuklara yönelik din eğitiminin de tıpkı yetişkin din eğitiminde olduğu gibi bilgi aktarılarak yapılabilmesi olanaklı değildir. Çocuklar somutlaştırdığımız, günlük yaşamı ile ilişkilendirdiğimiz ve duyu organlarını kullanabilmelerine olanak sağladığımız ölçüde öğreneceklerdir.
Ayrıca okul öncesi din eğitimi verilmesi, Türkiye'nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin bazı ilkelerine aykırıdır.
Sözleşmenin 12. Maddesi, "Okul öncesi çocukların kendileriyle ilgili üst düzey karar alma becerilerine henüz sahip olamadıklarından bu yaşta verilecek eğitimin onların karar alma haklarını ihlal etmeyi", 14. Madde, "Düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne saygıyı", 36. Madde ise, "Çocuğun iyi olma haline zarar verebilecek ekonomik, dini, siyasi, psikolojik ve her türlü sömürüye karşı çocuğu korumayı" esas almaktadır.
Ulusal Okul Öncesi Eğitim Programında (2013), çocukların erken yaşlarda geliştirecekleri ahlaki ve sosyal gelişimin temelini oluşturan, evrensel değerleri kapsayan, sosyal ve duygusal gelişimi desteklemeye yönelik sevgi, şefkat, merhamet, hoşgörü, tevazu, yardımlaşmak, farklılıkları kucaklamak, dürüstlük, adil olmak, paylaşmak, vefa gibi kazanımlar mevcut uygulama pratikleri arasında yer almaktadır.
Görüldüğü üzere, öğrencilerin gelişim özellikleri dikkate alınarak hazırlanan okulöncesi eğitim programı zaten dini öğretinin temeli olan özellikleri kazandırmak üzere geliştirilmiştir.
Okul öncesi eğitim kurumlarında din öğretiminin uygulanması, çocuğun üstün yararı, esenliği ve çocuk haklarının göz ardı edilmesinin yanı sıra çocuk gelişimi ve pedagojik yönden de uygun gözükmemektedir.
Bu yaşta verilecek dini eğitimin, çocukların, bilişsel, sosyal ve duygusal gelişimlerinde olumsuz sonuçlar yaratabileceği açıktır. Ayrıca eğitim sırasında kullanılacak yöntem-teknikler ve öğretim materyalleri açısından uygulanabilirliği eğitim bilimleri açısından son derece tartışmalıdır.
ÇEK Yönetim Kurulu