Page 64 - ÇEK_BULTEN_62
P. 64

açlıktan,                        sürgün yıllarında pek çok yere    olmasına rağmen Türkiye’de olanları
           vatan, soğukta it gibi titremek ve   seyahat etti. Fransa, İtalya, Küba,   dikkatle takip edip şiirlerine konu
           sıtmadan kıvranmaksa yazın,      Ortadoğu ve Afrika ülkeleri gibi   edinmişti. Nazım’ın güçlü kalemi
           fabrikalarınızda al kanımızı içmekse   dönemin Sosyalist ülkelerinin çoğuna   dünyada yankı uyandırmış olsa
           vatan,                           gitti. Nazım’ın farklı ülkelere pek   da Türkiye’de şiirlerinin, yazılarının
           vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,   çok ziyarette bulunmasının nedeni,   okunması yasaklanmıştı. Fizikî olarak
           vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis   Moskova’da kendini yalnız hissetmesi   vatanından uzak bir sürgün hayatı
           copuysa,                         ve memleketine büyük özlem        yaşayan Nazım, kendi dilinde kendi
           ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,   duymasıydı. Gittiği her yere vatan   insanları tarafından okunmayıp
           vatan, Amerikan üsleri, Amerikan   özlemini de götürdü. Aynı zamanda   sansüre uğramış, bir nevi kültürel

           bombası,                         gezdiği memleketlerde barış elçiliği de   olarak bir sürgün de yaşamıştı.
           Amerikan donanması, topuysa,     yaptı.                            Türkçeden başka herhangi bir dilde
           vatan, kurtulmamaksa kokmuş      Nazım Hikmet, 1951’de             şiir yazmayı kabul etmeyen usta şairin,
           karanlığımızdan,                 vatandaşlıktan çıkarılınca 1952’de   Türkiye’de şiirlerinin okunamadığını
           ben vatan hainiyim.              Polonya vatandaşlığına alındı, Polonya   görmesi sürgünlerin en büyüğü olsa
           Yazın üç sütun üstüne kapkara    pasaportu çıkartıldı. Fakat bunlar   gerekti. Yazıları, şiirleri otuz dilde
           haykıran puntolarla:             da Nazım’ın memleket hasretinin   basılmıştı fakat Türkiye’de Türkçe ile
           Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam   büyüklüğü karşısında bir anlam ifade   yasaklanmıştı.
           ediyor hâlâ.”                    etmedi. Nazım, kimlik bunalımının   Nazım Hikmet, 3 Haziran 1963
           Nazım’ın asıl sürgün hayatı 1951   “eşikte kalma” halini yaşadı. 1952’de   tarihinde Rusya’da hayata gözlerini
           senesinde zorunlu kaçışıyla başlayıp   Çin seyahati sırasında bir kalp krizi   yumdu. Usta şair, her ne kadar
           1963 yılına kadar devam etmişti.   geçirdi. Yaşadığı sıkıntıların, ailesinden   Rusya’yı, Moskova’yı sevmişse de
           1951 yılından sonra bir daha ülkesine   ve sevdiklerinden ayrı kalmanın acıları,   içindeki memleket özlemini asla

           dönemeyecek olan şair, memleket   özlem duygusunun bir sonucuydu   dindirememiştir. Şairimizin bu
           hasretiyle pek çok şiir kaleme aldı.   adeta. 1956 yılında annesi Celile   hasretine karşılık olarak yazdığı bir
           “Dörtnala gelip Uzak Asya’dan    Hanım’ın kaybını yaşaması Nazım’ın   başka şiirini burada hatırlamak yerinde
           Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan   yaşadığı ikinci büyük yıkım oldu,   olacaktır.
           Bu memleket, bizim.              diyebiliriz.                      “Memleketim, memleketim
           Bilekler kan içinde, dişler kenetli,   Usta şair hayatı boyunca vatan, eş,   Ne kasketim kaldı senin ora işi
           ayaklar çıplak                   çocuk, arkadaş ve davası gibi pek   Ne yollarını taşımış ayakkabım
           Ve ipek bir halıya benziyen toprak,   çok şeyin hasretini çekmişti. Nazım,   Son mintanım da sırtımda paralandı
           Bu cehennem, bu cennet bizim.    kendini şu dizelerle özetlemişti: “Kimi   çoktan
           Kapansın el kapıları, bir daha   insanlar otların kimi balıkların çeşidini   Şile bezindendi

           açılmasın,                       bilir / ben ayrılıkların / Kimi insan   Sen şimdi yalnız saçımın akında
           Yok edin insanın insana kulluğunu,   ezbere sayar yıldızların adını / ben   İnfarktında yüreğimin
           Bu davet bizim…                  hasretlerin.”                     Alnımın çizgilerindesin memleketim
           Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür   Nazım Hikmet, her türlü haksızlığa   Memleketim, memleketim...”
           Ve bir orman gibi kardeşçesine,   baş kaldırmış ve inanmadığı hiçbir   Anadolu’da bir köy mezarlığına
           Bu hasret bizim…” diyerek yurt   düşünceyi savunmamıştı. Yeri      gömülmek onun en büyük isteğiydi.
           özlemini dile getiren usta şair,   gelmiş Sovyet Rusya’ya da eleştiri   Fakat Moskova’da Novodeviçaya
           Türkiye’de cezaevlerinde geçirdiği   yöneltmekten geri durmamıştı. Aynı   Mezarlığında Çehov, Gogol,
           sayısız günün, yılların öcünü alırcasına   zamanda Türkiye’den uzakta kalmış   Mayakovski gibi isimlerin yanına
   63
   59   60   61   62   63   64   65   66