Page 62 - ÇEK_BULTEN_70
P. 62

BİR TOKATLA BİR ŞEY OLMAZ MI?


           Recep Nas
           recepnas@uludag.edu.tr
           http://recepnas16.blogspot.com.tr
                Çocuğun dövülmesi üzerine birkaç yazı yazmıştım. Çok oldu, otuz yıl önce, belki kırk... O yıllarda evde,
           okulda dayak haberleri sık sık çıkıyordu basın-yayın araçlarında. O yılların gazete başlıklarından birkaç
           örnek: Bacağını Derste Öğretmen Kırdı, Öfkeli Öğretmen Hastanelik Etti, Öğretmeni Gözünü Morarttı...
                Bir de İlkem Çocuklara Saygı Duymak adlı kitabımda da (2006) dayak için uzunca bir bölüm (70 s.) açmıştım.
           O yılların ‘devlet bakışı’nı yansıtan iki de örnek koymuştum:

                MEB Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün çıkardığı Din Öğretimi Dergisi’nde (17.12.1988) “Öncelikle mevcut
           eğitim metotlarını sırasıyla denemek gerekir. Önce affetmek, sonra ikaz ve izah etmek, daha sonra hafif bir
           ceza ve nihayet aynı suçun tekrarı halinde usulüne uygun dayak atılır” deniyor. ‘Usulüne uygun dayak’ nasıl
           oluyorsa... (Nas, 2006: 275) Tam bir Osmanlı Kafası’: Söz ile uslanmayanı etmeli tekdir (azarlama, paylama),
           tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.

                 Bu sözler de Çankaya Kaymakamlığı İdare Kurulu’nun kararından (1995) alınmıştır: “(...) Toplumumuzun
           töreleri gereği öğretmenin baba, anne gibi bir eğitim görevlisi olarak kabul edildiği, öğretmene itaat etmeyen,
           çağırmasına gelmeyen öğrenciye, öğretmeni tarafından atılan birkaç tokadın onu suçlu yapamayacağı görüş
           ve kanaatine varılmıştır.” Sarar İlkokulu öğrencisi küçük Emrah’ın ‘dayağı hak eden’ büyük suçu şu: Kısacık
           teneffüste oyuna dalıp zilin çalmasından sonra öğretmenin uyarısına uymamak... (Nas, 2006: 275)

                 Oğuz Polat, Çocukta Dayağa Hayır (1997) adlı kitabında, ne zaman okusam gözlerimi yaşartan bir anısını
           duyarlılıkla, etkili biçimde anlatıyor. İlkokuldayken – sıra dayağı gereği – çok sevdiği öğretmenince ellerine iki
           cetvel vurulan Oğuz Polat ağlamasını evde de sürdürünce ana-babası “İki cetvelle bir şey olmaz” diyorlar. O da
           “Olur” diyor. Ben de bu sözden esinlenip yukarda andığım kitabımın adını “Bir Tokatla Çok Şey Olur” koymayı
           düşündüm. Çevremdeki insanlara danıştım, olmaz, dediler. Yanlış anlaşılabilir, dayağa övgü gibi de algılanabilir.

                  Dayağa ilişkin bir daha yazmam diyordum, yazmadım da çok uzun bir süre. Ama işte Oksijen gazetesinde
           (Bakırcı, 2025) “Çocuğa Vurulan Bir Fiske Bile Ömür Boyu İz Bırakır” başlıklı yazıyı okuyunca – demek hâlâ
           güncelliğini koruyor diyerek – dayak üzerine bir daha yazmaya karar verdim.

                Nature Human Behavior adlı dergide yayımlanan ‘meta-çözümleme’de 92 dar ve orta gelirli ülkeyi kapsayan
           195 çalışmanın sonuçları bir arada değerlendiriliyor. Çocuğa atılan dayak 19 davranışsal, bilişsel, sağlık
           göstergesinin 16’sını olumsuz etkiliyor, kalan 3’ündeyse olumlu ya da olumsuz etki bulunamıyor (Bakırcı, 2025).

                Çocuğa bir şaplak atmanın, yola gelsin diye onu dövmenin hiç yararı yok, ama zararları çok.
           •   Çocukta saldırganlık, yıkıcı davranış eğilimi yükseliyor. Çocuğa verilen ileti: Tek çözüm yolu vardır, o da
           şiddettir.

           •   Dövülen ergenlerde depresyon, kaygı bozuklukları, madde bağımlılığı oluşabiliyor.

           •   Korkuyla büyüyen çocuklar derse odaklanamıyorlar, öğretmene, ana-babaya güvenmekte zorlanıyorlar. Okul
           başarıları da düşüyor.
           •   Fiziksel ceza özgüveni zedeliyor. Çocuğun kendi duygularını tanıması, başkalarıyla eş duyum (empati)
           kurması şiddet döngüsü içinde zorlaşıyor.

           •   Güven ve sevgi bağı dövülen çocuklarda kırılgan oluyor, ileriki yaşlarda ana-babayla iletişim kopukluğuna
           kadar gidiyor bu.


           •   Çocuklarını döven ana-babalar çocuklarıyla iyi ilişkiler kurmakta zorlanıyorlar.
           •   Dövülen dövmeyi öğreniyor. Giderek kısır döngü oluşuyor. Şiddet kuşaktan kuşağa aktarılıyor.
    61
   57   58   59   60   61   62   63   64