Page 66 - ÇEK_BULTEN_61
P. 66
1946
ÖNCESİNDE VE
SONRASINDA
DERS
KİTAPLARI
İlkokul öğrencisiyken (1950’li
yılların başı) okuduğumuz ‘Okuma
Kitabı’ndaki parçaların birçoğu
aklımda, unutmadım, öylesine iz
bırakmış. Birkaç örnek:
Başlığı unuttum, ‘Akıl Yaşta Değil,
Baştadır’ olabilir. Küçük bir kız
komşu dededen ateş almaya
gidiyor.
çıkıyor,
“Vereyim de kızım ellerin boş, ateşi
nasıl götüreceksin? oradan da sıçrayıp “Bacım,
güğümden yere atlıyor, kurtuluyor. çocuğun üşüyor”
Nasıl da Nâzım Hikmet’in ünlü
“Dede, çok kolay” diyor. İki elini dendiğinde, kadın,
birleştirip avuçlarını açıyor. “İlkin dizesini anımsatıyor: “Mesele esir
düşmekte değil, teslim olmamakta
sönmüş kül koy, külün üzerine de köz “Millet malıdır, ıslanmasın” diyor.
koy” bütün mesele” Denir ya, yitirince değil,
vazgeçince yenilirsin. Evet, millet malı, derdik. Bizimdi.
Dede kızın arkasından bakakalıyor. Sümerbank’tı, Merinos’tu, SEKA’ydı,
Parçayı okuyup alımlayan çocuk için “Millet Malı” başlıklı parçayı da yaşam merkezi niteliğindeki
ne kadar da özgüven kazandırıcı. anımsıyorum. Nâzım Hikmet fabrikalarımız vardı. O fabrikalar
betimliyor ya “Ayın altında kağnılar Atatürk’e göre yurdu savunan birer
gidiyordu/ Kağnılar gidiyordu Akşehir
İki kurbağa süt güğümüne düşüyor, kaleydi, şimdi hiçbiri yok. Millet de yok
çıkmak için çırpınıyorlar. Birisi üstünden Afyon’a doğru / (...) olsun istiyorlar. Atatürk ümmetten
umutsuzluğa kapılıp çırpınmaktan Kağnılar yürüyordu yekpare meşeden ulus yarattı, şimdi tersine çevirmek
tekerlekleriyle” İşte o kağnıların birinde
vazgeçerek kendini bırakıyor, istiyorlar.
boğuluyor. Öbürü vazgeçmiyor, çocuğunun üstünü değil de mermiyi
çırpındıkça çalkalanan sütte yağ örten anneye, Firdevs Gümüşoğlu’nun yetkin
topağı oluşuyor. Bu topağın üstüne araştırmasına göre (1996), kadın-
65