Page 41 - 53. sayı mart çek sora son copy copy
P. 41

Recep NAS                                                                  Çağdaş Eğitim Kooperatifi E-BÜLTEN











             Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültür olacaktı.  Demokrasi  mürit , biat eden değil,

             'birey' olan yurttaşlar ister. Atatürk boşuna dememiş, “Efendiler ve ey millet, iyi biliniz
             ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz.”

             Cemaatleşmiş bir toplum bütünleşemez. Atatürkçülük, Tarık Zafer Tunaya'nın
             deyişiyle, uygar bir düzeyde 20. yüzyılın koşulları içinde kurulacak demokratik bir

             düzene ulaşmayı amaçlamış bir akımdır.



             Zekeriya Sertel, Atatürk'ün sonsuzluğa uğurlanışını Yeni Cami'nin minaresinden
             izlerken özeleşiri yapıyor. Özü şöyle: Bütün millet ağlıyordu. Atatürk'ün son 15 yılını

             düşündüm, vicdanımla hesaplaştım. Bu insanı demokrasi ve özgürlük getirmedi diye
             suçlu sayıyorduk, yaptıklarını diktatörce buluyorduk. Neden? O yıllarda ormanın

             içindeydik. Ağaçları görüyorduk, ormanın bütününü göremiyorduk. Padişahlığı yıkmış,
             hilafeti kaldırmış, Cumhuriyeti kurmuştu. İttihatçılar onu öldürmek istemişti. Gerici

             basın ona karşı yaylım ateşi açmıştı. Bu koşullarda demokrasi ve özgürlük gelişebilir
             miydi? Devrim düşmanlarına karşı az çok sert davranmak gerekirdi. Gene de Hitler ve

             Mussolini gibi diktatörlüğe gitmedi. Meclise, halk egemenliğine önem verdi.
             Yumuşak, sevimli, akıllı bir otorite kurdu. Bu otorite sevgi temelliydi. Oysa bütün

             koşullar onun doğulu bir diktatör olması için elverişliydi. İşte biz demokrasiye,
             özgürlüğe ancak onun açtığı yoldan ulaşabiliriz.



             Kalpaksız Kuvayı Milliyeci Uğur Mumcu vurgulamıştı: Türkiye bugün ayakta

             duruyorsa, Atatürk döneminde atılan temellerin sağlamlığı nedeniyle duruyor. Demek
             ki Atatürk'ü yaptıklarıyla, söyledikleriyle, yapıtlarıyla - döneminin koşulları içinde -

             anlamadan, Atatürkçülüğü içselleştirmeden ne emperyalizme karşı olunur ne
             emekten yana ne de demokrat olunur.



             Laik ve bilimsel eğitim almış, soran, sorgulayan, eleştirel düşünen, aklı ve bilimi

             kılavuz seçen, “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür' yurttaş özgürce, kendi istenciyle seçim
             yapar. Seçim elbette demokrasinin olmazsa olmazı, ama tek göstergesi değil.



                                                                             RECEP NAS
                                                                             recepnas@uludag.edu.tr
                                                                             http://recepnas16.blogspot.com.tr
   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46