Page 32 - CEK_52_sayi
P. 32
3 Mart Eğitim Kurumları Modelcilik Kulübü
öğrencileri, modelcilik alanındaki başarılarıyla
adından söz ettirmeye devam ediyor.
Grey Scale Modelcilik Derneği'nin düzenlediği
uluslararası yarışmada, 3 Mart Halil Güleç Fen
Lisesi – Ulviye – Ziya Gökalp Özer Anadolu
Lisesi öğrencileri birbirinden değerli ödüllerle
döndüler.
8 farklı ülkeden 540 maketin yarıştığı
uluslararası platformda, Gençler Hava Araçları
kategorisinde Egemen Vatansever, Hobbytime
Özel Ödülü'nü alarak birinci oldu. Öykü Koç,
Bulgaristan Manta Modelcilik Kulübü Özel
Ödülü ve Mansiyon Ödülü'ne layık görülürken,
Sarp Şahan Miniafv Grubu Özel Ödülü ve
Mansiyon Ödülü'nü kazandı.
Aslolan Laik Ahlaktır Çağdaş Eğitim Kooperatifi E-BÜLTEN
ASLOLAN LAİK AHLAKTIR
Üç bakkal düşünelim. Üçü de hile hurda yapmıyor, eksik tartmıyor, görünüşte dürüst. Ama birincisi
günaha girip cehennemlik olmamak için, Allah korkusuyla yapıyor bu doğru davranışı. İkincisi bu
doğru davranışı müşteri kaçırmamak için yapıyor. Üçüncünün doğru davranışıysa dış kaynaklı
değil, içsel.
Birincisi – gün gelir- hile yapsam da dua edip tövbe ederim, Allah bağışlayıcıdır nasıl olsa diye
düşünebilir. Nihat Hatipoğlu'nun (ATV, 23.01.2013) şu sözlerinden de destek alabilir: “Allahuteala
meleklere diyor ki, kullarımın sevaplarını yazın, günahlarını yazmayın. Kullarım tövbe ederlerse
günahlarını silerim.” İkincisi nasıl olsa müşterinin güvenini kazandım, arada bir hile yapsam da
ayırt edilmez diye düşünebilir.
Birinci ve ikinci bakkalın davranışları, tutumu dış denetimli, o nedenle güvenilir değil. Atatürk'ün bu
konuda da sözü var (25.08.1924): “Korkutmaya dayanan ahlak erdem olmadığı gibi güvenilir de
değildir.” Zaten genç Türkiye Cumhuriyeti'nde, Milli Eğitim Bakanı İsmail Safa'nın yayımladığı
genelgede de (8 Mart 1923) belirtildiği gibi, “Toplum yaşamında, dünya ve ahiret cezaları
korkusundan doğan ahlak yerine, özgürlük ve düzenin uzlaşmasına dayanan gerçek ahlak ve
erdemi egemen kılmak” amaçlanıyor.
Üçüncü bakkalsa özdenetimli, cezalandıran ya da ödüllendiren hiçbir dış güce, kaynağa bağlı
olmadan sadece içsel yargı düzeneği olan vicdanına karşı sorumlu. Vicdansa bağışlamaz. Laik
ahlaklı insan doğru olanı yapmak için ne korkutulmayı bekler ne de ödül bekler. Bu bakkalın Yunus
Emre gibi “Uçmaktan (cennet) umusu yok / Tamudan (cehennem) korkusu yok” Kazancı, akşam
başını yastığa koyduğunda erinç içinde, mutlulukla gülümseyerek derin bir uykuya dalması...
İlle de ödülse bu iç ödüldür. Aristophones 2500 yıl önce söylemiş, en iyi ödül insanın içinin rahat
olmasıdır. Ne varsa içte var, insanın içinde: iç disiplin, özdenetim, iç güdülenme, özdeğerlendirme,
özeleştiri, özsaygı, özgüven... Ne güzel demiş atalarımız: Yığmaca çakıl yedi gün, koymaca akıl
yedi adım.
İmmanuel Kant'ın örneği çarpıcı: Biri yakalanırsam korkusuyla hırsızlık yapmıyorsa, bu davranışı
yasalara uygundur ama ahlaksal değildir. Bir sürücü de cezalanmamak için trafik kurallarına
uyuyorsa, bu tutumu da ahlaksal değildir. Trafik polisinin olmadığı yerde, zamanda kurallara
uymayacak demek ki. Hani anlatılır ya, kırmızı ışıkta geçerken trafik polisi uyarıyor: “Görmüyor
musun, kırmızı ışık yanıyor.” “Kırmızı ışığı görmesine gördüm de memur bey, sizi görmedim.”
31